1 Şubat 2012 Çarşamba

BİR AVUÇ SEVGİ KALDI-FERHAT YILDIRIM-KIRŞEHİR ARENA


Bir avuç insan kaldık şu dünyada; hayvanların, bitkilerin sayısı ne kadarda arttı. “Nerede kaldı o eski günler ?” diye başlayan cümleler artalı gülmeyi bile unuttu insanlar. Kendilerini insan yapan özlerini unuttular. Neyin insanca olacağını, nasıl davranacağını, neyin doğru olduğunu unuttu insanoğlu.
            Bunca unutulmuşluk arasında bir de sevmeyi unuttu insanlar. En akıllı memeli hayvanlar ailesine giriyorken şimdi iyice bitkilere yanaşmış fotosentez yapıyoruz farkında değiliz. Sevdiğimiz zaman adam gibi sevemiyoruz artık…..
            Bir mendile sildiğimiz gözyaşları bile gerçek değil. Gerçek nedir diye düşündüğümüzde bile zorlanıyoruz cevaplamaya. Sevgilerin pazarlandığı bir dünyada sevgi tüccarı olduk çıktık hepimiz. Ne bir şarkıda ağlayabiliyoruz, ne bir kadeh de hüzünlenebiliyoruz. Ne de sarılıp paylaşabiliyoruz sıkıntılarımızı. Onca senelik aşkımız bile birkaç kelimeden ibaret artık. Sarılmayı, gülmeyi. Ağlamayı unuttuğumuz bir dünyada hayvan nüfusunu artırıyoruz.
            Atalarımızın kemikleri sızlarken mezarlarında biz çalışmak yerine uyumayı tercih ediyoruz. Uykudan uyandığımızda ise atom bombaları inşa ediyoruz. Ölü gibi yaşıyoruz. Ne içtiğimizden tat alıyoruz. Ne yediğimizden nede hayatımızdan. Canlı olabildiğimiz tek şey dünyanın dört bir yanında rol aldığımız canlı bombalar. Artık evcilik oynamıyor canlı bombacılıkla vakit geçiriyoruz.
            Çocuklarımız bizden saklambacı, körebeyi değil tabancacılığı, askerciliği, polisçiliği öğreniyor. Ne öğrettiğimiz farkında bile olmadan övünebiliyoruz mahalle kahvehanelerinde. Okuyandan çok sahtekarı seviyoruz, öğretmenden çok karaborsacı itibar görüyor toplumda. Kim faydalı bir iş yapmaya çalışsa o kadar değersizleşiyor. İlerde robotların esiri olacağımız gösteren filmler çekilirken, biz asırlar önce yarattığımız paranın esiri olmuşuz yani anlayacağınız para bizi param parçalıyor buna göz yumuyoruz. Dertlerimizi yakınlarımızla paylaşmak varken bir kadeh de buluyoruz teselliyi. “İçmek bahane amaç muhabbet” diyebildiğimiz yıllar çok geride kaldı. Birlikte olmaktan çok yalnızlığı tercih ediyoruz. Tek dostumuz kadehtir deyip sürekli ona fısıldıyoruz dertlerimizi. Daha sonra derman bulamayınca fırlatıp yere atıyoruz. Yani tek dostumuzu da sırtından vurabiliyoruz. Akımızı sadece üç günlük bir heyecana indirgemişken nefretimiz bir ömür boyu sürüyor. Aynı yastığa baş koyduğumuz eşlerimizi bile bir kalemde silip atabiliyoruz. Her şey bir pamuk ipliğine bağlıyken biz hayatımızın da bağlı olduğu ipliği sürekli kemiriyoruz. Artık kapısına kilit vurduğumuz o kadar çok duygumuz var ki. Sandıklarda saklıyoruz eski sevgilerimizi. Çıkarıp salıvermektense onları’’ nerede o eski günler’’ deyip yad etmeyi maharet sayıyoruz. Gururumuzu ayakaltına almaktansa sevdiğimiz birçok şeyi kamyonun altına atmaktan hiç çekinmiyoruz yüreğimiz acısa da bunda saklamayı biliyoruz.
            Sevgilerimizin, sevdiklerimizin, aşklarımızın, gözyaşlarımızın katiliyiz hepimiz. İşlediğimiz suçları bilmeden sürekli içimizdeki temiz duyguları öldürüyoruz. Doğduğumuzda içimizde barınan saflıklar bir çöp kutusunun kenarında birer leş şimdi. Sevdiklerimiz yüreğimizde müebbet hapis.... Aşklarımız idam edilmiş, sevgi ise intihar etmiş dayanamayıp.
            Neydi bizi bunca körelten, her daim aşkı, sevgiyi yaşamak varken dünyada,bu sahte göz parıltısı ne gözümüze yerleşen.Artık kahkahalarımız dudağımızın kenarında bir tebessüm sadece .Bir avuç insan kaldık şu dünyada,bir avuç sevgimiz kaldı NE YAZIK!

0 yorum:

Yorum Gönder