Bir Kırşehirli olarak Kırşehir’ in daha
güzel günlere sahip olması için elimizden ne geliyorsa hepimiz yapmaya hazırız.
Üniversiteden mezun olup Kırşehir’e geldiğimizde köşe yazılarımıza başladık.
Diğer gazetelerdeki köşe yazılarına da şöyle bir bakayım dedim. O da ne.
Görünen şeyleri öyle çarpıtarak yazanlar var ki. Hangi birine değinsem
bilemedim.
Öncelikle kendi içinde çelişkilerle
boğulan Şevket Güner’ e değinmek istiyorum. Fakat Şevket Güner’ in yazılarından
konuşmadan önce bazı köşe yazarlarının yanlışlıklarına da değinmek istiyorum.
Köşe yazarlarımızın, yazıları okunduktan sonra en mutlu olacakları şey ‘adam
doğru söylüyor’ imajıdır. Bu yazarların en doğal hakkıdır. Akıl vicdanına
seslenmek kadar güzel ne olabilir ki. Fakat yazıyı sırf tarafsız kalmaya
çalışmak uğruna yazmaya çalışmak yazılarınızda çelişkileri beraberinde getirmez
mi? Yani bilgi ve birikimlerinle şekillenen inandığın değerler uğruna değil de
birilerini mutlu etmek için çalışırsın.
Gelelim Şevket Güner’e …
Son yazısı ‘ Kırşehir Nüfusunun
Düşmesinde Yatan Gerçekler.’ Kırşehir’ in İç Anadolu’da en az nüfusa sahip
olduğunu güzel tespitleriyle belirtmiş. AKP’nin adını hiç anmasa da seçtiğimiz
insanlar için Kırşehir’ in önemli olmadığını belirtiyor. Evet doğru. Fakat bu
yazısında sanki AKP’nin bunda suçu olmadığını söylesem adam doğru söylüyor
demezler diye yazmış besbelli. Daha önceki yazılarına bakıyorsunuz, hep AKP’nin
icraatlarıyla (!) dolu yazılar…
14.11.2011 tarihli ‘Kırşehir Hizmet
Getirenleri Unutmaz’ yazısı. Bir Kırşehirli hemşehrimizin görüşleri ve soruları
üzerine yazılmış. Kırşehirli hemşehrimiz haklı olarak Kırıkkale’nin gelişimiyle
ilgili Kırşehir üzerinden örnek vermesiyle birlikte ‘ bizim de iktidar
partimizden iki milletvekilimiz var. Milletvekillerimizden birisi hem de
Başbakanın danışmanı. O Başbakana ulaşıp Kırşehir’in sorunlarını anlatmayacak
da kim anlatacak’ diye sitem eden hemşehrimize ‘Sana ne’ diye karşılık vermesi
ne kadar manidar… Ve yazının başlığında da belirttiği gibi Kırşehir’e hizmet
edenleri (!) unutmaz lafına geliyoruz.
Tarihten birilerini sayar. AKP
vekillerine gelince herkesten çok daha fazla yer ayırmak gerekir tabii!
‘Kırşehir’e hizmet getirmek için
milletvekili seçilen Mikail Arslan’ın 2002-2011 yılları arasında Polis Yüksek
Okulu, Adliye Sarayı, Devlet Hastanesi’ sonra sıra yollara gelir. Duble duble
yollar, AKP için duble yazılara doldurulur. Ayrıca son sözlerini de ‘sayısız
okullar ve yurtları kim inkar edebilir ki?’ diye bitirir. O değil de bakanlığın
yaptığı yolları Mikail Arslan yaptı niye denir acaba? Polis okulu dışında diş
kovuğunu dolduramayacak sözlere ne gerek var. Ayrıca polis okulunu çok kötü bir
yere kurulduğunu ve Kırşehir’e hiçbir fayda getirmeyeceğini hepimiz biliyoruz.
Ve en basitinden bu kadar büyük bir adliye sarayına ne gerek vardı. Tamam, onu
da geçtik şu sayısız okul ve yurtlardan 10 tane saysın da biz de hak verelim!
Hayır. Kırşehir’in gelişimi, nüfus artışı bakımından birileri bir şeyler yapsın
da biz de taktir edelim.
Bu yazıyı okuduğumda ‘Kırşehirlilerin
şimdiden aradığı’ (!) Mikail Arslan bir sonraki dönem milletvekili adayı olmak
için Şevket Güner’le alt yapısı çalışmaları mı yapıyor? Bilemedim.
Sonuç olarak Şevket Güner’in bu iki
yazısını karşılaştırmak gerekirse Şevket Güner’e sorarım. AKP vekillerinin
faaliyetleri sayılamayacak duruma geldiyse biz Kırşehir’de neden göremiyoruz.
İç Anadolu’nun en köklü illerinden olan Kırşehir’in sizin de itiraf ettiğiniz gibi en az nüfusa
sahip olması daha birinci yılını doldurmayan milletvekillerinin suçu mu. Yoksa
9 yıl milletvekillik yapmış Mikail Arslan’ın mı? ya da aynı sistemin ürünü olan
bütün AKP Kırşehir vekillerinin mi suçu? Bunu Akılların vicdanına bırakıyorum…
0 yorum:
Yorum Gönder