Cumhuriyet gazetesinin 'Gözlem' isimli köşe yazısıyla, her biri mükemmel araştırmalara dayalı. Ve her bir yazısında özdeyiş niteliğinde günümüz Türkiyesine ışık tutacak başköşeye asacağımız sözler bırakan demokrasi savaşçısı Uğur Mumcu'nun sol fraksiyonunu kendi sözleriyle çizmek istiyorum.
3 Kasım 1970 tarihli devrim adlı yazısında, 'kendisine devrimci diyen aydının Kemalizm'e karşı olması düşünülemez. Bu, olsa olsa günlük devrim kavgasından kaçan korkakların kendi kendilerine buldukları bir sığınaktır. Böylece, toplum içinde en ileri kendileri görünecekler ve fakat devrimci kavganın hiç bir atılımında bulunmayacaklar! Bunlar gizlenen bir sağcılık akımın içindedirler. Atatürk'e karşı Osmanlı hayranlığı, ulusal Kurtuluş Savaşı'na karşı Çerkez Ethem taraftarlığının adı solculuk olamaz. Hiçbir bilimin verisi, hapishane anılarıyla karıştırılmış bir muhayyilenin tarih olarak sunulmasını gerçek olarak niteleyemez. Kemalist devrimin anlamına karşı çıkan bir devrimci, sadece bir bireycidir. Toplumcu değildir, tarihçi değildir ve eylemsel anlamda devrimci de değildir. Sağcılığın en sinsi kesimi, kendilerini devrimci olarak tanıtıp Kemalizme saldırınca temsil edilmektedir. Türk halkının yaşama savaşına inananların yeri, işçilerle, köylülerle, devrimci gençlerle ve Kemalist aydınlarla yürütülen bağımsızlık savaşının cepheleridir. Artık meyhane devrimciliğinin modası geçmiştir…'
Bir başka yazısında ise sol çizgisini şu ifadelerle belirtir: 'Benim sol anlayışım, ulusal sol diye özetlenebilir. Ulusal, insalcıl ve çağdaş. Ekonomide planlı devletçi, siyasette çoğulcu batı demokrasisi, ideolojide Kuvayi Milliye ruhu. Ve batı türü demokrasi, hukuk devleti ve çağdaş öğretiler. Sol bunun sentezidir. Siyasal görüşüm, bu ana çerçeve içindedir. Bu çerçeve içinde görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum.'
Bir başka sefer aynı soruya 'anti emperyalist çıkış noktası. Kuvayi Milliye ruhu, çağdaş ve devrimci olmak, Atatürk ilkeleri ve laiklik, demokratik sosyalizm' aynı söyleşide: ' ben Marksist-Leninist değilim. Marksistlere karşı da değilim. Ben batı tipi demokratik sosyalizmden yanayım. Batıdaki tüm hak ve özgürlüklerin ülkemde de olmasını istiyorum. Gerçek demokrasiyi savunan Kemalistim ben.
Sosyalizm ve Kemalizm arasındaki ilişkiyi de şu cümlelerle dile getirir: 'Sosyalizm ile Kemalizm, tarihsel gelişimleri ve kurup geliştirdikleri siyasal iktidar yapıları açısından, hiç şüphesiz ayrı ayrı kavramlardır. Ancak, bu iki kavramın birleştikleri nokta vardır. O nokta, her iki kavramın da antiemperyalist nitelikte oluşudur. Her iki kavrama bu açıdan bakarsanız Kemalizm ve sosyalizm arasında aşılmaz 'Çin Seddi' yoktur. Tersine her iki kavram ayrı ayrı nehirlerden aynı yöne akan taşkın sular gibidir. Zaman zaman birleşen, zaman zaman ayrılıp, aynı yönde başka denizlere akan bu nehirleri, bu taşkın suları, birbirlerine birleştiren köprüler ve yollar da vardır'
Bir okurun mektup olarak gönderdiği sizin fraksiyonunuz ne sorusuna bazı açıklamaları ardından soldaki sınırlarını şöyle anlatır okuyucusuna: 'Birinci sınır, ulusal bağımsızlıktır. 'dışarıdan gelen faşizm gibi dışardan gelen sosyalizm'e de şiddetle karşıyız. Bu nedenle, bir ülkenin, bir sosyalist ülke askerleri tarafından işgalini, sosyalizm adına, yüz kızartıcı bir olay sayar ve görüşlerimizi açıkça yazarız. Soldaki ikinci sınır, silahlı eylemlerdir. Solculuk adına başvurulan silahlı eylemleri yanlış, yanlış olduğu kadar solculuğa, sosyalizme aykırı görürüz. Böyle gördüğümüz için, bu tür eylemler üzerine en ağır yazıları biz yazar, bu eylemcileri, tuttukları kanlı yoldan geri çevirmeye çalışırız. 'Fraksiyonunuz nedir?' diye soran öfkeli okuyucuma bir temel inancımızı daha belirtmek isteriz. Biz Kurtuluş Savaşı'na ve bu savaşın yüce komutanı gazi Mustafa Kemal Atatürk'e inançla bağlıyız. İleri düşüncemizin odağına 'Kemalist' düşüncenin kutsal bağımsızlık harcını koyarız. Ulusal kurtuluş savaşını benimsememiş düşünce ve akımlarla hiç ama hiç bağdaşmayız.
Bu düşünce yapısı içinde, emekçi sınıf ve tabakaların yasal yollar ve barışçı yöntemlerle siyasal sürece katılmalarını, sendika ve siyasal parti olarak örgütlenmelerini savunuyoruz. Bunu yaparken de her türlü yolsuzluğu, bu yolsuzlukların siyasal bağlantılarını sergilemeye çalışırız. 'kara paracılar' adı verilen 'illegal zenginler' ile kavga vermeyi, 'bu illegal zenginlerin oluşturduğu sınıfsal tabaka ile kapışmayı görev sayarız. ..Biz buyuz!’
Demokrasi şehitlerini ilerleyeceğimiz yolda saygıyla anıyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder